11 Eylül 2015 Cuma

PARA NEREDE? (3)

“Kapalı Çarşı” bir efsaneydi benim çocukluğumda. Elazığ’ı tarif ederken ilk kullandığım kelimeler arasındaydı. Şimdi düşünüyorum da, çevresindeki şıra meydanı, buğday meydanı vs. ile birlikte şehrin “AVM” siymiş oralar. Ürettiğini satmaya gelen köylünün sabah ilk durağı olan bu alanlardaki esnaf şehrin en şanslı tüccarlarıymış. Alım-satım yapar, bakım-onarım hizmeti verir ciddi gelirler elde ederlermiş.
Şehirde alış ve verişin yapılacağı alanlar o şehrin ekonomisinde paranın yeniden pompalandığı “Kalp” niteliğindedir. Eskiden meydan derdik bu alanlara şimdilerde ise “AVM” diyoruz. Şehir halkının vazgeçilmezlerinin tamamına yakını buralarda satılır ve alınır. Eskiden meydanlar yiyecek-giyecek ağırlıklıyken şimdi AVM’lerde bunlara bir de teknoloji eklendi.
Şehrin gelir kaynakları üzerinde durduk geçen yazımızda. Şimdi de bu gelirin harcanmasındaki detaylara bakalım. Bir gelir kapısı aklımıza gelir belki, belki de bir yol bulur bu paraları şehrimizde daha uzun süre tutmayı sağlayabiliriz;
İnsanlar gelirlerinin bir kısmını mutlaka yiyecek ve giyecek için kullanırlar. En garanti yatırımlardır yiyecek ve giyecek üzerine yapılanlar. Son yıllarda teknoloji de bu mutlaklık içinde kendine yer bulmuş görünüyor. Cep telefonu olmayan birisine ilk tepkimiz sizce nasıl olur…! Evinde televizyonu olmamak! Bilgisayar kullanmayı bilmeyen bir öğrenci…! Vs.
Günlük, haftalık, aylık alışverişlerin çok önemli bir kısmı yiyecek, giyecek ve teknoloji ürünlerine harcanan paralardır. Hane halklarının harcamalarının %20’si gıda, %6’sı giyim, %4’ü haberleşme, %18’i ise ulaştırmaya yapılıyor (Kaynak TÜİK)
Şimdi bu harcamaları şehir esnafına katkısı en az olandan başlayarak ayrıştıralım:
Elektrik, Telefon, İnternet, Tivibu, D-Smart, Doğalgaz gibi harcamalarımız doğrudan şehir dışına çıkan paralardır. Şehirdeki tek bir esnafa dahi gelir olmak nasip olmaksızın kayar gider ilgili kurumların Genel Müdürlüklerinin hesaplarının bulundukları şehirlere.
Son yıllarda kredi borcu ödemeyen yoktur. Ev, araba, düğün borcu derken şimdi de bedelli kredileri eklendi… Kredi ödemelerinin içinde faiz ya da kar payı var ki bu da karşı tarafın yani bankaların geliri olacaktır. Banka müdürleri esnaf olmadığına göre bu harcama da doğrudan şehir dışına çıkan ciddi bir harcama kalemidir.
Şehir halkının önemli bir kısmının kira giderleri var. Bunlar mülk sahiplerinin gelirleri olarak dönüşür ve çok büyük oranda mülk sahibinin banka hesaplarında tasarrufa dönüşür. Yani kısaca doğrudan şehir esnafına bir katkısı çok küçüktür.
Yine önemli bir tutar oluşturan araçlar için yapılan yakıt harcamalarına baktığımızda, istasyon sahibi esnafın geliri olarak % bir kısım şehirde kalır. Gerisi doğrudan şehir dışına akar. Ev ve arabalar için yapılan sigorta harcamaları da aynı.
Ciddi bir harcama kalemi olan araç alışlarından şehre kalan da yine benzer şekilde bayinin karı kadardır.
Teknolojiye yapılan harcamalar da tıpkı araçlar gibi satışı yapan esnafın belli bir oranda geliri olarak şehre girer. Harcamanın büyük kısmı şehri acımasızca terk eder.
Yukarıda geçen başlıklarda şehrimize para kazandırmak için yollar bulmamız çok zordur. Bu harcamalar şehrin gelirini yutan, ekonomisindeki para akışını kesen kalemlerdir.
Yakıt harcamaları dışındaki ulaşım harcamaları kalemine bakalım. Hane halkı gelirinin %18’i buralara gidiyor. İç ulaşım yani minibüs, taksi vs hamdolsun şimdilik yerel esnafça değerlendiriliyor. Dış ulaşımda otogardaki otobüs firmalarının irdelenmesi lazım. Hazar, Murat, Elazığlılar, Lüks Elazığ firmaları hem sayı hem hizmet ağı, hem hizmet kalitesi olarak talebi karşılamalı ki buralara yapılan harcamalar bir müddet daha şehirde kalsın. Hava ulaşımı ve demir yolu ulaşımında şimdilik bu seçeneğimiz de yok.
Sağlık harcamaları da hane halkının ortalama %2’lik gelirini yutuyor. İlaç harcamalarında yerel ilaç üretemeyeceğimiz için şimdilik bu seçenek de dışarda kalıyor ama hastanelerde bir imkan var gibi. Hastanelerin kazançları merkezlerine akar. Yerel hastaneler hizmet kalitelerini ve çeşitlerini öyle ayarlamalı ki sağlık harcamaları da doğrudan şehri terk etmesin.
Eğlence ve kültüre insanlar gelirlerinin ortalama %3’ünü harcıyorlar. AVM’lerde, kafelerde, sinemalarda, tiyatrolarda, park ve bahçelerde vs bu harcamalar yapılıyor. Tatil için, eğlence için şehrin dışına ne kadar çok çıkarsa insanlar o kadar para şehri terk edecektir. İmkanlar sunulmalı ki şehir halkı daha az bir süreyi ve kaynağı şehrin dışındaki eğlencelere ayırsın. AVM istermiyiz, istemezmiyiz bilmem ama, AVM yokken veya seçenekleri yokken insanlar alışverişe Malatya’ya gidiyorsa…!
Bunlar da sınırlı gelir kaydırma seçenekleri olan harcama alanları.
Elimizde ne kaldı dersiniz:
Gıda ve giyim… bir miktar da hizmet… yani eski zamanlara geri döndük gibi. Gıda, giyim, hizmet üretebilir miyiz? Mesela sırtımızı Kayısıya dayayıp Malatya gibi, fıstığa dayayıp Antep gibi, tekstile dayayıp Denizli gibi, pastırma ve sucuğa dayayıp Kayseri gibi, Afyon gibi, tavuğa dayayıp Balıkesir gibi, Büyükbaş hayvancılığa dayayıp Erzurum gibi parayı şehirde daha uzun süre tutabilir miyiz dersiniz?

Toprak var, su var, güneş var, meyve var, sebze var, balık var, koyun-keçi var, sığır-tosun var, tavuk var, ekin var, ot var, çiftçi var… Harput var, Keban var, Sivrice var, Karaçalı var, Kömürhan var, …  biz nereye bakıyoruz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder