Güney çevre yolunu sıklıkla kullanıyorum. Bağlantı yollarının
stabilize halini bile sayısız kez kullanmışımdır. Nefes aldı şehrin güney
kısımları. Kuzey çevre yolunun yapılacağı duyumları bir kez daha su serpiyor
yüreğimize. Bir sorun yumağı daha çözülecek şehrimin…
Peki, insanların, araçların ulaşımını rahatlatan şehrimin
para akışı da bu kadar rahat mı? Şu soruyla başlayalım: şehre para nerelerden
giriş yapar?
Üretici sattığı üründen (Mal veya hizmet) para kazanır.
İşçi çalıştığı üretim işletmesinden aldığı ücretle para
kazanır.
Memur aylık maaşı ile gelir elde eder.
Rantçı bankadaki parasının getirisiyle gelir elde eder.
Öğrenci ailesinden gelen katkıyı, burslarını gelir olarak
kullanır.
Kamu kurumları hazineden gelen ödeneği, desteği, hibeyi şehir
ekonomisine aktarır.
Tüm bu para giriş kanalları bir şehir için kan dolaşımı kadar
önemlidir. Üretici için çevre yolu demek; Meyve Sebze Hali, Organize Sanayi
Bölgesi, Galericiler Sitesi, Ticaret Borsası, Hayvan Pazarı, Buğday Borsası
demektir. Ürettiği ürün için Pazar riski, fiyatlama riski, tahsilat riski,
nakliye sorunları, depolama sorunları, lojistik ihtiyaçları, üretim/tüketim
zaman uyumsuzlukları, hammadde temin belirsizlikleri, kalifiye işçi temin
etmede karşılaşılan zorlukların giderilmesi gibi unsurlar üreticinin rahat
hareket etmesini ve daha yüksek gelir elde etmesini sağlayacaktır. Organize
sanayi bölgesi nerede? Ulaşım nasıl sağlanıyor? Kaç tane büyük ölçekli
profesyonel çalışan soğuk hava depomuz var? Lojistik firmalarımızın sayısını
araştırdınız mı? Meyve sebze halinde depolama koşulları ne durumda? Hayvancılık
OSB’de üretilen ürünlerin çeşitliliği yeterli mi? Mobilya OSB’miz var mı?
Gıdada ürettiğimiz ürünlerin % kaçını işleyebiliyoruz?
Üretici için bankacılık işlemleri, para akışının stabilize
yol / asfalt yol / duble yol mahiyetini belirler. Bankacılık işlemlerinden
alınan masraflar, işlem hızı, kredi karşılığında istenen teminatların niteliği,
kredi çeşitliliği, bölgesel yatırımları fonlayabilecek kredi türleri, bölgesel
krizlerde takınılacak kredi tavırları, şube kanallarının konum etkinliği, banka
çalışanlarının bölgesel bilgi ve tecrübesi üreticiye olan para akışının hızını
ve verimliliğini belirleyecektir. Bankaların girişimcilik veya yatırım
şubelerine bakın. 56 banka şubesi var şehrimizde, 40 kadarı merkezde (sayı son
zamanlarda değişmiş olabilir). Şube başına 2014 yılı itibariyle 10.000
civarında kişi düşüyor. Bunların kaç tanesi girişimciliği, yatırımcılığı,
üretimi doğrudan destekleyebilecek nitelikte bir yapıda ve bu konularda
tecrübeli kalifiye personel istihdam ediyor? Ayrıca, Elazığ’da kişi başı
ortalama toplam mevduat rakamları 2009 yılında 2.412 TL iken 2014 yılında 4.574
TL olmuş, Elazığ ilinde 2009 yılında kullanılan kişi başına nakdi kredi tutarı
1.900 TL civarlarında iken 2014 sonu itibariyle kullanılan toplam nakdi Kredi
tutarı 7.792 TL olmuştur. (Kaynak Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları
Dergisi Cilt: II, Sayı:1, Elazığ, 2015). Kredilerin çok önemli kısmı tüketici
kredileri olup yatırıma aktarılan tutarın ise tamamına yakını enerji
sektörüdür. Yani bankalar ya tüketimi doğrudan desteklemiş ya da devlet
destekli bir sektörü, hiç riske girmeden desteklemiştir.
Çalışanlar için ilk sorulması gereken istihdam durumudur.
Çalışmak isteyip de mevcut ücret seviyesinde iş bulamayanların sayısı ne kadar
fazla ise şehre giren para o kadar azalacaktır. Ücret geliri olmayan bir işçi
hemşehrimizin şehir içindeki tüketime de katkısı azalacaktır. Çalışanlar için
bir diğer sorun mevcut işler için yeterli iş tecrübeleri olmaması nedeniyle
işsiz kalabilmeleridir. İŞKUR gibi kurumların bu sorunu zamanında ve iyi analiz
ederek çözmesi sadece iş sahibi yaptığı hemşehrimize değil tüm şehrin
ekonomisine, para akışına olumlu katkıda bulunacaktır. İŞKUR ve Belediyemizin
gayretleri hangi iş kolunun kalifiye çalışan ihtiyacını giderebiliyor? Yoksa il
dışından, hatta ülke dışından çalışanlar mı getirtiyoruz.
Memurlar ve kamu çalışanları için iş tercihi şansı pek
yoktur. Şehir tercihi yaparlar. Neden Elazığ? Yeteri kadar sağlık imkanı varsa,
yeteri kadar eğitim olanağı sunabiliyorsanız, ikamet edilecek uygun
mahalleriniz oluşmuşsa, sosyal alanlarınız, sinema, tiyatro, alışveriş
olanaklarının yeterliliğini sağlayabildiyseniz tercih edilirsiniz. Yazın ve
baharın keyfini bahçelerimizde çıkarırken Elazığ dışından gelip burada görev
yapan kamu çalışanlarının bahçeleri olmadığını unutursanız bir Kültür Park
yapmak çok geç aklınıza gelecektir.
Ranttan elde edilen geliri de hesaba katmalıyız. Faiz olur,
kar payı olur, kira olur. Burada hassas soru şu? Rantçının elde ettiği gelir
yeniden bankaya mı yatıyor? Sanırım cevabı bizim şehrimiz için evet.
Kamu kurumlarının ödenek ve desteklerinden taze ve zahmetsiz
para akar şehirlere. Gelen ödenek harcanırken şehir esnafı, tüccarı rahat nefes
alır, taze para girer şehre. Bu ödenek ve destekler doğru kişilere ve zamanında
aktarılırsa taze kan olur şehir ekonomisine. Son dönemde 100 milyonlarla ifade
edilen hibeler aktı şehrimize.
Bir şehir için gelir kanalları çok daha çeşitlendirilebilir
elbette. Başlıcalarına değindik. Her birini şehre pompalanan taze kan
farzedelim. Önce bu taze kanın şehre ulaşmasını kolaylaştıracak yollar üzerinde
durmalıyız. Bu yolları çevre yollarında olduğu gibi kolaylaştırırsak şehre
girecek paranın kendiliğinden artmaya başlayacağını göreceğiz.
Bir şehre çok para girmesi tek başına yeterli olmayacaktır
elbet. Sonraki yazımızda da şehre girişi sağlanan paranın tüketim tarafına
bakacağız. Çünkü Şehrin gelir seviyesini kalıcı olarak arttırabilmek için,
yukarıda başlıcalarına değindiğimiz gelir sahiplerinin harcamalarının mümkün
olan en yüksek oranda yerelde yapılmasını sağlamamız gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder