13 Kasım 2015 Cuma

Küçük İşletmeler İçin Kriz Rehberi

Seçim sonrası, ürkek ürkek de olsa, içimizden gelen sesler dışarı vurulmaya başlandı. Hani diyor ya bitanesi, yüze vurur ifadesi, bitanesi…
Şu firmanın durumu vahimmiş, ötekinin ise vay haline… Yok efendim, bu taraftaki fabrikada ise üretim durmak üzereymiş falan, filan. Kriz cümleleri yani… Kulak asmamak lazım bence. Korkunun ecele faydası yok. Hazırlıklı olmak lazım. Ticarette kazanmak da var, kaybetmek de.
Bizde işletmelerin %90’ı kobi ölçeğinde küçük şirketlerdir. Ülkenin önde gelen sanayi ve ticaret devleri için kriz ne ifade ediyorsa bir mahalle bakkalı için de aynı şeyi ifade eder. Para girişiniz para çıkışınızı karşılayamıyorsa krize yolculuk başlamıştır.  
 “Para dönmüyor pirim!” şeklindeki muhteşem piyasa analizlerinin yanı sıra “hele bir seçim geçsin bakalım” dua ve niyazlarını çok sık duyduk son 2-3 ayda. Oysa doğru olan gidişatı tarafsız olarak okuyup, basiretli bir tacir gibi davranmaktı.
Olur ya, yine de böyle bir kriz ihtimali hissedeniniz varsa, işe yarayacağını düşündüğüm bir iki kurtuluş reçetesi sunmak isterim.
Aldığınız hammaddeyi, ara malını ya da ticari malı hangi vadede paraya çevirebiliyorsanız – kimi işletme için 1 hafta, kimisi için 1 ay, kiminde 6 ay, kiminde ise 1 yıl olabilir – o süreyle sınırlı olarak para giriş çıkışınızı karşılaştırın. En az bu sürenin 3 katı kadar daha “bugünkü şartlar değişmeyecekmiş gibi varsayarak” simülasyon yapın. Ne kadar para alacaksınız, ne kadar para vereceksiniz. Ekonomi literatüründe “Nakit Akışları” dediğimiz husus.
Aradaki fark, pozitif ise kriz size vız gelir. Siz krizleri fırsatlara çevirebilecek “Fırsatçı Şirket” yapısındasınız.
Yok eğer aradaki fark negatif ise o zaman farkın büyüklüğüne bakın. Aradaki fark, sahip olduğunuz ve rahatlıkla paraya çevirebileceğiniz (burada kesinlikle banka kredilerini dikkate almayın) varlıklarınızdan az ise, yine krizden korkmanıza doğrudan bir neden yok. Siz krizlerde ayakta kalabilecek “Sağlam Şirket” statüsündesiniz.
Aradaki fark negatif ve ise, sahip olduğunuz ve rahatlıkla paraya çevirebileceğiniz (burada kesinlikle banka kredilerini dikkate almayın) varlıklarınızdan fazla ise, sakin olun, tedbir alın. Siz krizde yok olmaya aday “Kaygan Şirket” konumundasınız.
Fırsatçı Şirketlerin, kriz yaklaşırken ve kriz zamanında, doğrudan sermaye kullanımı gerektiren, geri dönüşü ekonomik krizden etkilenebilecek türde hiç bir yatırıma girmemeleri doğru olacaktır. Krizi fırsata çevireyim derken kriz ortamını da olumsuz yönde desteklemiş olurlar. Oysa, krizde olan işletmelerin kısa vadeli beklenti olmaksızın satın alınması, kısa vadeli borçların bir kısmının erken ödenmesi, krizde olan sektörün başarılı firmalarıyla ortaklıklar yapılması gibi sermayeyi hareketlendirecek yatırımlar yapılması, hem yeni fırsatlar ortaya çıkaracak, hem de piyasanın herkesi etkileyen kriz dalgalarını hafifletecektir.
Sağlam Şirketler ise, sahip oldukları varlıkları, krizden önce, yani henüz değerleri yerindeyken nakde dönüştürmeleri yerinde olacaktır. Kısa vadeli tüm ödemelerini karşılayabilmelidirler. Krizi başlatan etkenleri tam ortaya koymak mümkün olmayabilir, ancak, krizi derinleştiren etken tam da bu Sağlam Şirketlerdir aslında. Kolaylıkla varlıklarını nakde çevirme imkanı varken, bundan geri dururlar. Son ana kadar dayanır beklerler. Bıçak kemiğe dayanınca harekete geçerler ama o zaman da iş işten geçmiş olur. Oysa, ilk sinyaller alındığında varlıklarını satabilselerdi, krizden etkilenmeden çıkabilirlerdi. Bu davranışlarıyla kendileri kaybedip piyasayı da olumsuz olarak etkilerler.
Kaygan Şirketlere gelince, kaçınılmaz sonu kabullenmek en karlı seçenek gibi görünüyor. Kriz öncesi dönemdeki başarılı performansı sürdürmenin tek yolu taze nakit girişidir. Bunun yolu olarak bir bankayı tercih etmek açıkça intihar olacaktır. Onun yerine, belki de yılların emeğiyle bugünlere getirdiğiniz işletmenizin değerinden yüklüce fedakarlık ederek ortaklıklar kurmanız gerekecektir. Diğer bir alternatif ise geç olmadan küçülme kararı almak, nakit dengesini kurmaya yetecek kadar bazı uzuvlardan vazgeçmek olacaktır. Kangrenin yayılmasını önlemek gibi düşünün…

Evet, esnafın ödeme performansına vurur ifadesi… bitanesi… Tüccar, sanayici, iş adamı olan sizsiniz. Piyasayı koklayın, kendiniz yoklayın ve basiretli bir tacir gibi davranın.