Yıllar sonra memleketime dönüş niyetim somutlaşmaya
başlayınca kısa bir ziyaret gerçekleştirmiştim. Damla Hastanesi hala isim
değiştirmemiş, Misland olanca ihtişamıyla şehrin girişindeki yamacı süslüyordu.
Hayal kurmak ile gerçekleri yaşamak çok farklıdır. Bunlar
benim için hayal değil apaçık gerçeklerdi. Bu şehirde cevher var diye düşündüm
içimden. Hayvancılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesini de duyunca kararım iyice
kesinleşti.
Girişimcilik hayalleri Elazığ’da gerçeğe dönüşüyordu. Bir de
dinlediklerim vardı ki; Keban Plastik gibi…
Bir şehrin kalkınmasında rol alacak en önemli aktör
“Girişimci”dir. Sermaye ve işgücü önem olarak sonra gelir. Girişimci, sermayeyi
ve işgücünü canlandırır, faydalı hale getirir.
İnsanlar yaşamlarını sürdürecek kadar gelir elde etmek
dururken farklı fikirlerle daha fazla çalışmak, elindeki sermayesini yeni bir
işe yatırmak, riske girmek, iş geliştirmek, marka olmak, resmi prosedürlerle
boğuşmak, başka insanları iş sahibi yapmak vs üzerinde fazla kafa yormazlar. Az
bulunur böyleleri. Ama bu şehirde bu güzel insanlardan önce yeteri kadar
olduğunu sonra ise bolca bulunduğunu farkettim.
Nedenini başka bir yazımızda sorgulayacağımız hazır bir
sermaye birikimi göze çarpıyor bu memlekette. Girişimci derseniz, istemediğiniz
kadar ve her konuda yatırıma hazır, sürekli araştırma içindeler.
Salça üretimimiz var, Yazılım ihracatı yapıyoruz, sucuk,
kavurma markamız var, yorgan imalatı yapıyoruz, stor perde imalatımız var,
sünger imal edip bölgeye satıyoruz, ofis mobilyası imal edip ülkeye satıyoruz,
plastik boru imal edip satıyoruz, makine imalatı yapan firmalarımız var,
yalıtım malzemelerimiz burada imal edilebiliyor, mermer hak getire, vişne
marmelatı satan imalatçımız var, ayran markalarımız artıyor, ferforje üzerine
büyük imalatçılarımız var, cam süslemede dışa muhtaç değiliz… peki sorun
nerede?
Kalkınma için gerekli en önemli aktöre fazlasıyla sahibiz. Ve
bu kişiler sadece hayal kurmakla kalmıyor, yatırımları bir bir
gerçekleştiriyor. Bu güzel yatırımların fizibilitelerinde en ufak bir sorun
görülmüyor. Kazançlı ve sürdürülebilir yatırımlar. Peki ya neden bu güzel
şehrin ekonomik refahının artmasında bu girişimler yeterli olmuyor? Neden
girişimcilerimiz hep dertli?
Girişimcilerden yükselen bir çok serzenişin arasında
dikkatimi çeken ortak bir ses var; “Çalışmak için yeterli insan kaynağı
bulamıyoruz.” İnsan kaynakları konusunda tespit ettikleri sorunları, eksikleri
benimle paylaştıklarında acı gerçeklerle karşılaşıyorum.
İlk dikkatimi çeken, çevre illerden gelip de bu yatırımlar
içinde kendine iş bulabilen ve istikrarlı olarak çalışan insanların sayısı
yerel çalışanlardan hiç de az değil. Şehrin sakinlerinden çalışma hayatına
atılmak isteyip de mevcut ücret, mesai, yoğunluk, zorluk koşulları altında
çalışmak isteyenlerin sayısı yetersiz.
Anlaşılmaz bir durum var karşımızda. Kahvelerdeki doluluk
oranımız pek fena değil. Oralar da iş yapacak tabi ki. Çevrenizde işsiz olup iş
arayanların sayısını sorsam eminim hepiniz çok sayıda yakınınızı
hatırlayacaksınızdır.
Girişimcilerin sorunlarından birisi de şu: “Çalışanımız işe
girmek için uğraşıyor, işe girdikten sonra karşısına çıkan ilk zorlukta işten
çıkıyorlar”. Ne kadar doğru bu serzeniş? Araştırmalıyız. İşten ayrılmak,
ücretsiz kalmayı göze almak adına işi beğenmemek için çalışanın alternatifleri
olmalı. Ya da işverenler diğer illere göre daha zalimane koşullarda işçi
çalıştırıyor olmalı.
Yine girişimcilerimizin belirttiği bir diğer sorun: “Çalışmak
isteyen birisi işe girdikten sonra patron avantajları talep ediyor. İzinler,
mesai gibi konularda karşılanamaz taleplerde bulunuluyor.” Aynı cümleleri
burada da söylemek lazım; neden bu esneklikleri talep edebiliyorlar? Her yerde
alternatif iş mi var? Ya da işverenlerimiz olumsuz koşullarda işçi mi
çalıştırmak istiyorlar?
Ortada bir sorun var, çözümü pek kolay tespit edilecek gibi
durmuyor. Gerçeklere bakarsak, çevre illerden gelip bu şehirde düzenli iş
bulabiliyorsa insanlar, başımızı ellerimizin arasına koyup bir daha düşünmemiz
gerekmez mi?
Bağlarımız, bahçelerimiz dillere destan. Unutmayalım ki Babilin
Asma Bahçeleri de öyleymiş. Girişimcilerimiz de çalışanlarımız da bir kez daha
oturup düşünmeli. Hatayı kim nerede yapıyorsa, bunun böyle gitmeyeceğini,
bölgemizdeki illerin değerlendirdiği fırsatları yıllardır kaçırdığımızı
görmeliler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder