19 Aralık 2015 Cumartesi

Ekonomik İstikrar Nedir? Neden yakalayamıyoruz?

İstikrar kelime anlamı olarak “Aynı kararda, aynı biçimde sürme, kararlılık, stabilizasyon, denge” gibi anlamlara gelmektedir.
Ekonomik istikrar ise; ekonomik büyümenin uzun yıllar boyu çok fazla aşağı yukarı hareket etmeden sürdürülebilmesi, işsizliğin düşük oranlarda tutulması, fiyat artışlarının, bütçe açığının, borçlanmanın, dış açığın kontrol altında tutulabilmesi ile sağlanacak bir durumu ifade eder.
"Sürdürülebilir Büyüme" için üreterek büyümek şarttır. Bir ülke ekonomisi üretmeden de bir müddet büyüyebilir. Dış malları içerde bol bol tüketerek büyüyebilirsiniz. Dış tasarrufları yasal ya da yasal olmayan yollarla iç piyasaya sokup bir müddet büyüyebilirsiniz. Bir kısım sektörleri özellikle destekleyerek (konut vb) bir müddet büyüyebilirsiniz. Ancak, belli bir dönemde üretim artışının büyüme içindeki payı arttıkça, büyüme; fiyat artışları, bütçe açığı, dış açık gibi sorunlara neden olmaksızın sürdürülebilir bir niteliğe kavuşmaktadır.
Üretime dayalı istikrarlı bir ekonomik büyüme için ise üst perdeden yürütülen para, maliye ve gelir politikalarının senkronize bir uyum içinde olması, piyasa ekonomisinin çalışmasını bozmaması çok önemlidir. Bu da ekonomik yönetimin istikrarlı bir siyasal yönetimle desteklenmesini gerektirir. Siyasal istikrar, ekonomik istikrarı sağlayabilmek için önemli bir gerek şarttır ama gerekli olan tek şart değildir.
Siyasal istikrar, siyasal iktidarın, toplumdan aldığı yetkiyle, yasal düzenlemeleri yapması, ülke yönetimini istikrarlı bir biçimde yürütmesi ve yaptığı işlerde halkın desteğini alması olarak tanımlanabilir.
Siyasal istikrarın tek başına sağlanması, ekonomik istikrarın sağlanması için yeterli değildir. Buna ilave olarak sosyal istikrarın da sağlanması gerekmektedir. (Mahfi Eğilmez)
Sosyal istikrar, bir arada yaşayan toplumun bir arada yaşama duygu ve düşüncesinin yara almadan uzun süre devam ettirilmesinin sağlayacak etkenlerin uygulanabilmesi ile mümkündür. Toplumların bir arada yaşayabilmesini sağlayan temel unsurlar uzlaşma ile belirlenir. Birlikte yaşama sanatı olarak da adlandırılan bu unsurlar bütünü, yönetim biliminin 21. Yüzyıl için olmazsa olmaz gördüğü başarı kriterleridir. Ekonomik, sosyal, siyasal sınırların ortadan kalktığı bu iletişim çağında toplumları bir arada tutak klişe değerlerin çok ötesine geçip “Uzlaşma” yöntemini uygulamak zorundayız. Uzlaşmanın da çok sayıda yolu var elbette. Amacımız ekonomik istikrar ise, uzun süre toplumu bir arada uyumlu olarak yaşamaya adapte edecek değerler ortaya koymak gerekir. Zorla, zorbalıkla bu biraradalık istikrar için yeterli olmayabilir.
Öyleyse, ekonomik istikrar için öncelikle siyasal ve sosyal istikrarı birlikte sağlamalıyız. Bunlardan birisindeki eksiklik bizim ekonomik istikrarı yakalayamayışımızda etkili oluyor olabilir.
Bunlara ek olarak, siyasal ve sosyal istikrarını sağlamış bir ekonomide, ekonomik istikrar için de olmazsa olmazlar vardır. Nedir bunlar?
Normal şartlar altında, rekabetçi bir piyasa ekonomisinde çok fazla düzenleme olmaması gerekir. Eğer, piyasa ekonomisi sürekli olarak aksıyorsa ve tam rekabet piyasasının şartlarını oluşturamıyorsak, bu amacın dışına çıkmamak koşuluyla ve geçici nitelikte bir kısım düzenlemeler yapılabilir.
Bunların en başında asimetrik bilgi dağılımını minimize etmek gelir. Mesela, bir rant getirecek imar planından tüm ekonomik aktörlerin haberdar olmaması ekonominin rekabetle işleyişini bozar. Konut müteahhitleri arasında bir kısmına arazi tahsisi yapıp maliyet avantajı sağlıyorsanız sektörün kalanındaki rekabete dayalı işleyişi bozarsınız. Düzenleme yapayım derken göz çıkarabilirsiniz.
Siyasal rakip, sosyal rakip olabilir ama, ekonomik rekabetle bunlar asla birbirine karıştırılmamalıdır. Ekonomik rekabet ve üstünlükler siyasal ve sosyal alanda nasıl asla kullanılmamalı (siyasi ekonomik kararlar veya zenginlerin medyası örneği) ise, aynen öyle de siyasal veya sosyal üstünlük alanları asla ekonomik rekabet üzerinde kullanılmamalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder